Benim iki çocuğum var. Bloğa aşina olanlar Leyla’yı biliyor. Kendisi artık 12 yaşında. Geri dönmemin en büyük sebebi o… Hakkında yazılar yazarak onu utandırma fırsatını kaçıramazdım. Üstelik Leyla 2.5 sene önce abla oldu. Leyla’nın abla olmasında benim de payım var.
Tekrar merhaba! Tekrar dediğime bakmayın, normalde bu kadar uzun süre birinden haber alınmazsa, FBI kayıp kişinin fotoğrafını süt kutularına bile basmaz.
Özellikle internet aleminden bu kadar uzak kalırsanız hiç hatırlanmazsınız. Hele ki çocuğu hakkında yazılar yazan, babalığı ile ilgili ahkam kesen biri hiç hatırlanmaz.
Ama ben geri dönmeye karar verdim.
Çünkü…
Benim iki çocuğum var. Bloğa aşina olanlar Leyla’yı biliyor. Kendisi artık 12 yaşında. Geri dönmemin en büyük sebebi o… Hakkında yazılar yazarak onu utandırma fırsatını kaçıramazdım. Üstelik Leyla 2.5 sene önce abla oldu. Leyla’nın abla olmasında benim de payım var.
Artık iki taneler. Daha çok macera yaşanıyor ve ben bu maceraları anlatmak istiyorum.
Çünkü? Çünkü komik.
Leyla büyüdükçe bazı şeyleri anlamaya başladım. Örneğin bir gün kendime bir baktım, çocuğa öğüt veriyorum.
“Bak kızım, balkondan tükürmeye karar verirsen, aşağı komşunun da balkonda olmamasına dikkat et. Diyelim balkonda, komşunun eline, koluna gelmemesi için ekstra özen göster. Gereksiz gerginlik yaşanıyor.”
“İnsanlarla iletişimine her zaman dikkat et, onları daima dinle, sözlerini asla kesme. Tanımadığın insanlarla sohbet etmeye başlamadan önce mutlaka kendini tanıt. Hadi şimdi deneme yapalım, git bakalım şuradaki ablalara ‘Merhaba ben Leyla, telefon numaranızı verir misiniz lütfen’ de bakalım.”
“O kabloda elektrik var, elektrik olan kabloları yalama”
Leyla öğütlerimin büyük çoğunluğunu dinlememeyi tercih etti. Bu durumda iki seçeneğim olduğunu hissettim. Ya çok fazla öğüt verip istatistik yükseltmeye çalışacaktım ve bir çok öğüt arasından birkaçını dinlemesini sağlayacaktım ya da bir tek öğüt verecektim. Ben bir tek öğüt verip onu sürekli tekrar etmeye karar verdim.
“Bir de şuradaki ablaları dene…”
Leyla’ya verebileceğim ve vermek istediğim tek tavsiyenin gülmesi yolunda olduğuna kanaat getirdim.
Çünkü gülen insanların daha fazla olması gerektiğine inanıyorum. Gülen insan görünce mutlu oluyorum.
Gülümsemenin insanı iyi hissettirdiğine inanıyorum. Bu yüzden Leyla’ya ve kardesine sadece ve sadece gülmelerini salık veriyorum.
“Sadece gülümseyin, gülümseyin ve insanların da gülümsemesi için elinizden geleni yapın. Çevrenizde sizinle gülen, gülmeyi seven, sizi güldüren insanların bulunmasını sağlayın. Elbette sinirleneceksiniz, kızacaksınız, hayal kırıklığına uğrayacaksınız, üzüleceksiniz ve hüngür hüngür ağlayacaksınız, siz yine de gülümsemeye çalışın. Etrafınızda sizin istemediğiniz, sizi güldürmeyen, gülmeyen insanlar olacaktır. Onlar hakkında hikayeler yazın, karakterlerini kendi hikayelerinize koyun ve onlar sayesinde gülün… Sadece gülümseyin.”
Bu yüzden uzun süredir açmadığım, kısa yolunu bile sakladığım babalara balon sitesine tekrar girdim. Güldüm, gülümsedim… Gözlerim tekrar yaşardı, ama gülümsedim… O yüzden tekrar yazmaya karar verdim…
Leyla’ya söyledim.
“Babacım, hani sana bahsettiğim, seninle anılarımı anlattığım bir blog vardı hatırlıyor musun?”
“Evet?”
“Onu tekrar yazmaya karar verdim, hem seni hem de kardeşini anlatacağım”
Gülümsedi.